dilek ergül

Tek başına Atlantik’i geçecek çılgın Türk kadını

Dilek Ergül… Şu çılgın Türklerden… 42 yaşında işini, gücünü, rutin hayatını geride bırakıp “vira” demeye karar vermiş. Baba Yadigarı yelkenlisiyle Atlantik Okyanusu’nu tek başına geçecek.

Bayılıyorum böyle kadınlara. Yürekli, sıra dışı, hayat dolu ve doğal… Tek başına 14 ay açık denizlerde mücadele edecek. Nasıl olacak hâlâ aklım almıyor. Dilek Ergül çocukluğundan beri hayalinde yaşattığı düşü 42 yaşında hayata geçiriyor. İtalyan yazar Stefano D’anna’nın Tanrılar Okulu kitabı geldi aklıma. Kapkalın kitabın içinde en az 50 yerde “Düş en büyük gerçektir” yazıyor. Gerçekten de öyleymiş. Onun bir düşü yani bir amacı var: Teknesi Symina’yla tek başına Atlantik Okyanusu’nu yelkenle geçmek. Bir de okutulamayan kız çocukları için bir fon oluşturmak istiyor. Dilek Ergül, belki bir gün bu kez uzaya açılacak kızlarımızın geleceğine katkı için okyanusa meydan okuyacak…

Siz şimdi Atlantik Okyanusu’nu tek başına mı geçeceksiniz?
Tek başıma geçeceğim. İngilizler “Singlehanded” diyorlar, yani tek el… Yolculuk ne zaman? Mayısın ilk iki haftasında çıkıp aralık ortasında Capo Verde adalarından karşıya geçişe başlayacağım.

Korkmuyor musunuz?
Elbette korkuyorum, denize saygı duyuyorum. Korkum beynimde değil yüreğimde… Beyindeki korku bilgiyi yener daima ama yürekteki önlem aldırır.

Başınıza en kötü ne gelebilir?
Karada ne gelirse o gelebilir.

Bayılıyorum böyle kadınlara. Yürekli, sıra dışı, hayat dolu ve doğal… Tek başına 14 ay açık denizlerde mücadele edecek. Nasıl olacak hâlâ aklım almıyor. Dilek Ergül çocukluğundan beri hayalinde yaşattığı düşü 42 yaşında hayata geçiriyor. İtalyan yazar Stefano D’anna’nın Tanrılar Okulu kitabı geldi aklıma. Kapkalın kitabın içinde en az 50 yerde “Düş en büyük gerçektir” yazıyor. Gerçekten de öyleymiş. Onun bir düşü yani bir amacı var: Teknesi Symina’yla tek başına Atlantik Okyanusu’nu yelkenle geçmek. Bir de okutulamayan kız çocukları için bir fon oluşturmak istiyor. Dilek Ergül, belki bir gün bu kez uzaya açılacak kızlarımızın geleceğine katkı için okyanusa meydan okuyacak…

Siz şimdi Atlantik Okyanusu’nu tek başına mı geçeceksiniz?
Tek başıma geçeceğim. İngilizler “Singlehanded” diyorlar, yani tek el… Yolculuk ne zaman? Mayısın ilk iki haftasında çıkıp aralık ortasında Capo Verde adalarından karşıya geçişe başlayacağım.

Korkmuyor musunuz?
Elbette korkuyorum, denize saygı duyuyorum. Korkum beynimde değil yüreğimde… Beyindeki korku bilgiyi yener daima ama yürekteki önlem aldırır.

Başınıza en kötü ne gelebilir?
Karada ne gelirse o gelebilir.

Bunu yapan ilk Türk kadını olacaksınız. İnsan ister istemez hemen arkasından bir mesaj bekliyor. Kim için yapıyorsunuz bunu?
Kendim için yapıyorum. Çocukluk hayalimi gerçekleştirmek için… Bunu yaparken de uzun zamandır “nasıl yaparım” diye düşündüğüm bir idealimi ortaya koymak istedim. Ekonomik imkânsızlıklar sebebiyle okula gidemeyen kız çocuklarının okula gitmesi için bir fon oluşturmak istiyordum. İşte tam bu noktada aklımıza Darüşşafaka geldi ve başvurumu yaptım. Burada özellikle belirtiyorum: Benim hiçbir şekilde Darüşşafaka’dan maddi gelirim olmayacak. Bu çok ama çok önemli. Hedefimiz 1 milyon TL toplamak ve 10 kız çocuğunun 10 yıl boyunca eğitimini sağlamak. Elbette daha fazla toplanırsa daha fazla kızımızın okuma fırsatı olacak. Projemi sosyal sorumlulukla birleştirme fikri uzun zamandır vardı. Kız çocukları için okyanusta bir başına… Aynı zamanda Atlantik Okyanusu geçişimle, herkesin kendi okyanusu olduğunu, bunu geçmek için bahaneler yerine çabalamak gerektiğini hatırlatmak istedim. “Kendi okyanusunuzun adı her ne olursa olsun geçmek için çabalamadan, denemeden sakın vazgeçmeyin” demek istiyorum kızlarımıza…

Maddi durumlar nasıl? Sponsor sıkıntısı var diye biliyorum, gelişme var mı?
Hâlâ ana sponsorumuz yok. İkincil sponsorlar ve malzeme destekçilerimiz var. West İstanbul Marina, marina sponsorumuz oldu ve ücretsiz konaklıyoruz, Başarı Sigorta tüm yolculuğun sigortasını karşılıyor. Avrupa Geri Dönüşüm de mazotumuzu Kanarya Adaları’na kadar karşılayacak. Hard Rock Cafe grubunun İstanbul Şubesi ve Gezgin Korsan Denizci Grubu maddi destekçimiz. Naviga Dergisi her ay yolculuk hikâyemizi yayınlayacak. Şimdilik durum bu… Malzeme destekçilerimizin emekleri de elbette tartışılmaz. Bütün bu yazdıklarım inanılmaz kişisel çabalarla beni destekliyorlar. İnanın tüm kapıların yüzüme kapandığı her anda mutlaka bir destek çıktı karşıma. Çok iyi geliyor moral olarak. Geçen gün Adana’dan hiç tanımadığım bir aile aradı, bana destek olmak istediklerini söylediler. O kadar moral vericiydi ki…

‘EV YEMEKLERİ PİŞİRECEĞİM’

Hazırlıklar ne aşamada? Ya da daha önce şunu sorayım, böyle bir yolculuğa nasıl hazırlanılır?
Hazırlık aşamaları tamamen maddi durumla alakalı olarak değişiyor. Paranız benim gibi az ise ve ayık kazancınızla halletmek isterseniz, hazırlıkları kısım kısım yapmak durumundasınız. Hele bir de sürekli çalışmak zorundaysanız, yapılanları deneme fırsatınız kısıtlı. Bu da yolculukta arıza riski getiriyor. Yine de ben tüm önlemlerimi alıyorum. Yorucu ama bir o kadar zevkli… Hazırlanmaya 2008’de başladım. Önce yaz kış denizde kendimi hazırlamakla geçti, 2012 ve 2013 ise tekneyi hazırlamakla…

Teknenin özelliklerini anlatır mısınız? 9 metrelik olduğunu biliyoruz…
Symina 9.14 metre. “Eski tuz” tabir edilen el yatırması Jullien tersanesinin bir teknesi. İyi, denizci ve inatçı bir kız, benim gibi… 4500 kg ağırlığında ve 3.05 metre genişliğinde… Symrna olacaktı aslında ismi, babam kaydı yaptırırken fark etmemiş yanlış yazmışlar… Olsun dedik, Symina’yı da çok sevdik…

Güzergâh net değil mi? Nerelerden hangi gün geçeceksiniz?
Güzegâhım İstanbul’dan başlayacak, Cebelitarık Kanalı’na kadar Akdeniz geçişi, sonrasında Kanarya Adaları, Yeşil Burun Adaları ve aralık sonuna doğru Karayipler olacak… Derken 2015’te yukarı tırmanış ve Bermuda, Azorlar üzerinden Cebelitarık… Sonra eve dönüş 14 ay kadar sürecek. Tabii buna fırtına sezonlarında beklemeler dahil…

Ne yiyip içeceksiniz? Anne sorusu gibi oldu ama…
Akdeniz’de sorun yok, her yerde her yiyecek var ve buradan ucuz üstelik. Sonuçta Symina benim evim, şimdi de eşimle orada yaşıyoruz, normal evdeki gibi yemekler de pişireceğim. Uzun geçişlerdeyse konserve, kuru yemişler, kuru et bünyemi sağlam tutmamı sağlayacak.

Yollarda sizin yalnız bir kadın olduğunuzu görenler ne tepki verecek? Daha önce denenmiş mi, kimler başarmış?
Dünyada pek çok örnekleri var aslında… Atlantik geçişini bilmem ama tek başına dünya turu yapan 20-25 kadın denizci var diye biliyorum kaynaklardan. Arkamdan genç denizci arkadaşlarımın gelmesini ve asıl büyük rotaları başarmalarını umut ediyorum.

‘BEN SIRADAN BİRİYİM’

Denizci bir aileden geliyormuşsunuz…
Denizi seven bir aile demek daha doğru olur. Bizde çocuklar “aman dikkat” ile büyütülmez. 8 yaşında her gün, bir yere gideceğim diye tutturuyordum. Bir gün Zanzibar, bir gün Atlantik, bir gün Mars… Atlantik hayali kalıcı oldu. İzmir’de EPT1 Yunan televizyonunu çekerdi antenler. Ben de anlamadığım dilde bir sürü belgesel seyrederdim. Eskiden bizde de çok güzel belgeseller yayınlarlardı. Cesur nesilleri belgeseller, bilgilendirici yayınlarla eğitirsiniz.

İzmir’de mi doğdunuz?
Evet, Selanik kökenli bir ailem var. Bu tutku babadan geliyor. Hiç unutmam, bir akşam evdeyiz, babama dedim ki “Hadi Çeşme’ye gidelim”. Atladık o vakitte gittik. Şimdi insanlar benim zengin bir aileden geldiğimi düşünecekler. Oysa bildiğin orta direktik. Canım İzmir’den Çeşme 45 dakika ve gitmek lüks olmadı hiçbir zaman. Alırsın yiyeceğini, gidersin ıssız, ufak bir plaja, işte sana deniz… Yeter ki aza razı ol!

Evli misiniz?
42 yaşındayım. Harika, beni destekleyen ve durumun asıl kahramanı olan bir eşim var. İki de oğlumuz… Deniz 21 yaşında, Tunç 11 yaşında.

“Gitme” demedi mi?
Demedi. Ben bu yola çıkarken risklerin farkındayım. Ciddi bir iştir deniz. Ciddiyetin farkındayım. “Ya bir şey olursa” sorusunu sorarken, “karada da insanın başına bir sürü şey gelebiliyor”u unutmayın hiçbir zaman. Denizden kaçmayın, sizi korkutmalarına izin vermeyin. “Deniz zengin işidir” demeyin. Ufak bir tekneniz dahi olsa onunla her daim denize çıkabilirsiniz. Önlemlerini alarak ve güvenlik koşullarında elbette… Ben sıradan biriyim. Çalışan, çocuk sahibi, evli. Evim, arabam veya lüks eşyalarım yok. Sadece seçim yaptım. 15 yıllık taksit yerine hayalimi seçtim. O kadar…

kaynak; www.haberturk.com